Yıl: 1991, Cilt: 7, Sayı: 3
Tüm Sayı(PDF)
Araştırma makalesi
Fertılizasyondan Sonra Erken Dönemde Uterus Mast Hücre Sayısı
Sabiha Serpil Kalkan, Refik Soylu, Hasan Cüce, Özden Vural
Araştırma makalesi
Özeti
Fertılizasyondan Sonra Erken Dönemde Uterus Mast Hücre Sayısı
UterIne Mast Cell Count At An Early Stage After FertIlIzatIon
Bu çalışmada rat uterusunda fertilizasyondan sonra erken dönemde mast hücre sayisı araştırıldı. Erken gebelikte mast hücre sayısı azalmanın farkedildigi belirli bir noktaya kadar arttı. Azalmanın maternal kaynaklı olabileceğinin yanı sıra blastokistin de bu etkiden sorumlu tutulabileceği ve bu azalmanın implantasyonla ilişkili olduğu düşünüldü.
In this study, the number of mast cells in the uterus at an early _stage after fetrilization was investigated. The number of mast cells increased anti! a certain point when tı depletion is noticed. It is concluded that, this decrease may depend upon a stimuli of maternal origin and blastocyst may cause this effect, and this depletion is associated with implantation.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Mast Hücrelerinin İltihap Ve Tümörlerle Olan İlişkileri
Özden Vural, Osman Yılmaz, Lema Tavlı, Salim Güngör, Sabiha Serpil Kalkan, Mehmet Çerçi
Araştırma makalesi
Özeti
Mast Hücrelerinin İltihap Ve Tümörlerle Olan İlişkileri
RelatIonshIp Of Mast Cells WIth InflammatIon And Tumors
Bu araştırmada mast hücrelerinin iltihap ve tümörlerle olan ilişkileri incelendi. Kontrol grupları ile karşda,stırıldığında deney gruplarındaki mast hücre sayısının akut apandisitlerde azaldığı, kronik kolesistitlerde arttığı, leiomyonlarda azaldığı, bazal hücreli karsinomlarda arttığı tespit edildi.
In this study, the relationship of most cells with inflamınation and tumors were investigated. When compared with control groups, the number of mast cells were found to be decreased in acute appendicitis and leiomyoma while increased in chronic cholecystitis and basa! cell careinoma.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Gebe-Postpartum Rat Uterusunda Mast Hücre Sayısı
Sabiha Serpil Kalkan, Refik Soylu, Salim Güngör, Hasan Cüce, Mustafa Büyükmumcu
Araştırma makalesi
Özeti
Gebe-Postpartum Rat Uterusunda Mast Hücre Sayısı
Mast Cell Number In The Pregnant-Postpartum Rat Uterus
Bu çalışmada, gebelikte ve doğumdan sonra rat uterusunda mast hücre sayısı araştırıldı. Sonuçta, gebeliğin 18. gününde 5. gündekinden çok fazla mast hücresi ve postnatal 1. günde yine yüksek sayıda mast hücresi olduğu tesbit edildi. Bu hücrelerin gebe-lik-doğum-postpartum,period fizyolojisi ile ilişkili olabileceği düşünüldü.
In this study, the mast cell number in pregnant and perinatal rat uterus was investigated. Conse-quently, on the 18 th. day of pregnancy, clearly a greater number of mast cells are counted when com-pared to the 5 th. day of pregnancy and the number of mast cells is stili great on the postnatal first day. It is concluded that, these cells may be associated with physiology of pregnancy-parturition-postpartum period.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Simetidin Ve Famotidin'in Nöromüsküler İletime Etkılerı Ve Gentamisin İle Etkileşmeleri
Ayşegül Cenik, Ayşe Saide Şahin, Ekrem Çiçek, Mehmet Kılıç, Necdet Doğan
Araştırma makalesi
Özeti
Simetidin Ve Famotidin'in Nöromüsküler İletime Etkılerı Ve Gentamisin İle Etkileşmeleri
The Effects Of CImetIdIne And FamotIdIne On Neuromuscular TransmIssIon And TheIr InteractIon WIth GentamIcIn
Bir aminoglikozid antibiotik olan gentamisinin histamin H2-reseptör blokörleri ile kombinasyonlarının neden olduğu nöromüsküler iletim bloğunu araştırmak amacıyla yapılan bu invitro çalışmada sıçan frenik sinirdiyafragma preparatı kullanılmıştır. Tek başlarına uygulandıklarında gentamisin ve famotidin kısmi nöromüsküler iletim bloğu yaptıkları halde simetidin etkisiz bulunmuştur. Nöromüsküler iletimi etkilemeyen konsantrasyonda uygulanan gentamisin (10-4M) ile belirtilen histamin 112-reseptör blokörlerinin etkileşmediği saptanmıştır. Buna icarşın, 10-2M konsantrasyonda uygulanan gentami-sine bağlı kısmi blok, iletimi etkilemeyen konsan-trasyonlarda ilave edilen simetidin veya famotidinle tam blok şekline dönüşmüştür. Oluşan blok kal-siyum klorür ilavesiyle ortadan kaldırılabilmiştir. Bulgular histamin 112-reseptör blokörlerinin mevcut olan bir nöromüsküler iletim bloğunu artırabileceekkrini ortaya koymaktadır.
In the present paper, rat phrenic nerve-diaphragm preparations were used to evaluate the neuromuscular blocking activity of gentamicin, an aminoglycoside antibiotic, and of its combinations with histamine 112-recepwr blocking agents, cimetidine and famoti-dine. Gentamicin and famotidine caused partial neuro-muscular blockade when they were used alone, but cimetidine had no effect. There was no interactions between giyen histamine H2-receptor blocking drugs and reduced concentration of gentamicin (10-4M) which does not exert any neuromuscular blockade. However, when the ineffective doses of cimetidine or famotidine are added in the medium, partial inhibi-tion caused by 10-2 M gentamicin attained to complete blockade. This effect can be reversed with the addition of calcium chloride. These results Show that, if the partial blockade is present, histamine H2-receptor blocking agents can greatly compromise the neuromuscular transmission.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Testisden Tru-Cut İğne Biyopsisi İle Alınan Materyalin, Işık Ve Elektron Mikroskobu Bulgularının Karşılaştırılması
İbrahim Ünal Sert, Ali Acar, Cengiz Güven, Lema Tavlı
Araştırma makalesi
Özeti
Testisden Tru-Cut İğne Biyopsisi İle Alınan Materyalin, Işık Ve Elektron Mikroskobu Bulgularının Karşılaştırılması
The ComparIson Of The MaterIals Removed From The Testes By Tru-Cut BIopsy-Needle And The FIndIngs Of LIght And Electron MIcroscope
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabi-lim Dalında 1989-1991 tarihleri arasında klinik pros-pektif çalışma şeklinde hormonal yapıları (FSH, LH, Testosteron, Östradiol, Prolaktin) normal olan 27 se-lektif yakaya Tru-cut silindir iğne biyopsisi uygu-landı. 11 vakadan hem ışık, hemde elektron tnikros-kobu incelemeleri için aynı testisden biyopsi alındı. Çalışmanın sonucunda elektron mikroskobunun daha ayrıntılı bulgular verdiği. iğne biyopsi tekniği ile elde edilen dokunun incelemeye yeterli düzeyde olduğu, histolojik bulguların testis fonksiyonunu belirlemede yeterli veriler gösterdiği tespit edildi.
Tru-cut cylinder needle biopsy was applied to the 27 selective cases which had normal hormonal structure of FSH, LH, Testosteron, Ostradiol, Prolactinps a clinical prospective study in Urology Department of Medical Faculty of Selçuk University from 1989 to 1991. Biopsy was taken from the same testes for both light and electron microscope examinations from 11 cases. At the end of the study, it was observed that electron microscope gave more detailed findings and the tissue obtained by needle biopsy technqie was enough to be examined and the histologic findings showed enough data to determine the testes function.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Kut Apandisitin Yaş Gruplarina Göre Dağilimi
Özden Vural, Osman Yılmaz, Salim Güngör, Hilal Koral, Mehmet Çerçi, A. Erkan Ünal
Araştırma makalesi
Özeti
Kut Apandisitin Yaş Gruplarina Göre Dağilimi
DIstrIbutIon Of Acute AppendIcItIs In VarIous Age Groups
Akut apandisit, bütün yaş gruplarında, ciddi bir acil cerrahi durumdur. Son yıllarda ınortalite azalmışsa da, hastalık bir problem olarak kalmıştır. Apandisitten kaçınmak için insanların ne yapabile-cekleri belirsizdir. Bu çalışmada, mayıs 1987-mayıs 1991 yılları arasında, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesinde akut apandisit nedeni ile ameliyat olmuş 210 hastanın yaşlara göre dağılırnını inceledik ve akut apandisit nedenlerini literatür bilgileri ışığında tanıştık.
Acute appendicitis is a serious surgical emergency, in all age groups. Although mortality has been reduced in recent years, morbidity remains a problem. It is doup«ui whether individuals can take any action to avoid appendicitis. In this study, we searched the range of the age of 210 patients who were operated because of acute appendicitis in the Faculty of Medicine, Selçuk University from May 1987 to May 1991 and discussed the causes of acute appendicitis under the light of literature dala.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Yenıdoğan İsitesı Prematüre Mortalite İstatistikleri (1990)
Hasan Koç, İbrahim Erkul, Abdurrahman Üner, Erkan Ataş
Araştırma makalesi
Özeti
Yenıdoğan İsitesı Prematüre Mortalite İstatistikleri (1990)
PrematurIty MortatIty StatIstIcs In 1990 Neonatal UnIt Of PedIatrIcs Department
Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Yenidoğan Ünitesine Ocak 1990-Aralık 1990 tarihleri arasında 92 Prematüre bebek kabul edildi. Mortalite oranı %30.4 olarak bulundu. Mortalite yüzdererinin, gebelik süreleri, bebeklerin doğum ağırlıkları yükseldikçe azaldığı tesbit edildi. Selçuk Üniversitesi Doğum Kliniğinde doğan prematürelerdeki mortalite oranı evden gelen, Konya içi veya dışı başka bir hastaneden getirilen prematürelere göre daha düşüktü (P<0.01). Klinik tanılarna göre en yüksek ölüm ne-denleriin Solunum Güçlüğü Sendromu, Anoksik doğum ve Sepsis olduğu görüldü. Yazıda iiniternizdeki prematüre bebek ölüm yüzdeleri lite-ratürle karşıla,qtrıldı ve yüksek olmasının nedenleri tartışıldı.
Mortality rate of 92 premature babies accepted to pediatrics department of Medical Faculty of Selçuk Oniversity between January and Decernber 1990 was investigated. Mortality rate was cletermined as 30.4 percent. The mortality rate was decreased with the duration of gestation and the weight of babies at term. Also, the mortality rate of babies born at ob-stetrics clinics of the faculty was less than those born at home or brought from other hospitals in or out of Konya. According to the clinical evaluation, the primary causes of death vere found to be respira-tory distress syndronw, anoxic birth and sepsis. Our finclings are discussed with those of literature.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Yetişkin Femur Cisim Kırıklarının Tedavisinde Küntscher Çivisi Ve Plak Uygulamaları
Abdurrahman Kutlu, Recep Memik, Mustafa Yel, Mahmut Mutlu
Araştırma makalesi
Özeti
Yetişkin Femur Cisim Kırıklarının Tedavisinde Küntscher Çivisi Ve Plak Uygulamaları
The LIse Of Küntscher NaIlIng And Plate For Shafts. Fractures' Of The Femur In The Adults
Küntscher çivisi ve plak ile tedavi edilen 67 yetişkin hastadaki 68 femur cisim kırıgının sonuçları gözden geçirildi. Küntscher çivisi 40 hastada, plak 27 hastada uygulandı . Hastaların 56'sı erkek, bayan idi. Ortalama yaş 33.6 yaş (en az 18 en fazla 85 yaş) olarak bulundu. Bütün kinklarda kaynama görüldü. Beş hastada ameliyat sonrası enfeksiyon gelişti.
The result of 67 adult patients in whorn 68 fractures of the femoral shaft had been treated by Küntscher nailing and plate were reviewed. Küntscher nailing and plates were used in 40 and 27 patients, respectively. There were 56 male and 11 fernale patients. There average age of the patients was 33.6 years (range 18 to 85 years). There were five postoperative infection, but all fractures eompletely healed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Selçuk Ünıversıtesı Yemekhanelerınde Çalışan Personelın Portörlük Durumunun Araştırılması
Bülent Baysal, Emine İnci Tuncer, Ahmet Saniç, Halil Özerol, Büyük Neşati
Araştırma makalesi
Özeti
Selçuk Ünıversıtesı Yemekhanelerınde Çalışan Personelın Portörlük Durumunun Araştırılması
InvestIgatIon Of CarrIers Aınong WorkIng In The KItchens Of Selcuk UnIversIty
Bu çalışmada, Selçuk Üniversitesi yemekhanele-rinde çalışan 111 kişinin portörlük durumları ince-lenmiştir. Bakteriyolojik incelemelerde boğaz salgtlarında %4.5 S.aureus, %2.7 A grubu B hemolitik strepte-kok; burun salgılarında %17.1'si yoğun olmak üzere %73.9 S.aureus, %4.5 Gram negatif basil; el ve tırnak kültürlerinde ise %7.2'si yoğun olmak üzere %57.7 S.aureus, %9.9 Gram negatif basil üretilmiş olup, burunun patojen Stafilokok kolonizasyonu dikkat çekici bulunmuştur. Gaitada Salmonella ve Shigella cinsi bakteriler ile karşılaşıltnamış olup, parazitolojik incelemede personelin %4.5'inin hebnintiyazlı %3.6'sının giar-diazlı olduğu tesbit edilmiştir. Ayrıca bu kişilerin serumlarında HBs antijeni arannuş ve %7.2 pozitiflik saptanmıştır. Portörlük açısından gerekli önlemler alınmış olup, yemekhane personelinin düzenli olarak takip ve kontrolu yapılmaktadır.
In this study, the conditions of carriage among 111 people working in the kitchens of Selcuk University were evaluated. From pharyngeal secretions 4.5% S.aureus, . 2.7% B hemolytic streptecocci; from nasal secretion 73.9% S.aureus, 4.5% Gram negative bacilli; From hand and nail scrapings 57.7%S.aureus, 9.9% Gram negative bacilli were grown. The pathogen Staphylococci colonization of nasal secretions were interesting. No Salmonella and Shigella species was found in the feces speciment, and it was found by parasitological evaluaton that %4.5 of the workers have helminthiasis and 3.6% giardiasis. The percentage of HBsAg was 7.2%. The necessary precautions were taken, and follow-up examinations and controls carried out quarterly.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Pıyasadakı Paraların Bakterıyolojık Incelenmesı
Emine İnci Tuncer, Bülent Baysal, Halil Özerol, Büyük Neşati
Araştırma makalesi
Özeti
Pıyasadakı Paraların Bakterıyolojık Incelenmesı
BacterIologIcaly ExamInatIon Of Money In CIrculatIon
Değişik meslek gruplarındaki kişilerden ve dilencilerden toplanan; 150 adet kağıt 1000 TL ve 150 adet metal 100-500 TL ile Merkez bankasından temin edilen toplam 30 adet kağıt 1000 TL ve 80 adet metal 100-500 TL bakteriyolojik yönden incelen-miştir. Bu paraların kapsadıkları saprofit veya patojen bakteriler araştırılmıştır. Üreyen mikroorganizmalar sıklık sırasına göre Bacillus cinsi bakteriler, Entero-koklar, Pnömokoklar, S.epidermidis, E.coli, S.aureus, Enterobakteriler, diğer Stafilokoklar, Klebsiella ve Proteusdur. Kullanılan ve henüz Merkez bankasından kullanılmaya sunulmamış yeni paralar üzerindeki mikroorganizmaların istatistiki anlamlılıkları belirlenmiş, buna göre kullanılan para-lardaki üreyen mikroorganizmaların kullanılmayan paralardakine göre anlamlı derecede yüksek oldukları gözlenmşitir. Bu bilgiler ışığında halk sağlığı yönünden gerekli tedbirlerin alınması önerilmiştir.
Used banknotes and coins obtained from dillerent occupation groups and beggars and also unused ob-tained from Central Bank were examined bacteriolog-ically. Saprophitic or pathogenic bacteria on those mo-ney were examined. Growing bacteria on cultures made from obtained money were respectively Ba-cilles sp., Enterococcus, Pneumococcus, S. epider-midis, E.coli, S.aureus, Enterobacter sp., other sto-phylococci sp. Klebsiella and Proteus. Statistical differences of observed microorganisms on, used and unused money were determined. It was observed that the amount of microorgan-isms grew on money in circulation were significant-ly higher than those were not yet in us. Some pre-cautions were proposed in respect of public health.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Behçet Sendromunda Paterji Testı Pozitiflik Derecesi
Şükrü Balevi, Hüseyin Endoğru
Araştırma makalesi
Özeti
Behçet Sendromunda Paterji Testı Pozitiflik Derecesi
IncIdence Of The Pathergy Test PosItIvIty In Behçet's Syndrome
Bu hastalığın karakteristik özelliği intrakutanöz travmaya kutanöz cevaptır. Bu fenomen paterji ola-rak isimlendirilir. Hastada paterjinin gösterilmesi faydalı bir diagnostik test olabilir. Paterji, Behçet Sendromlu 50 hastada çalışıldı.
A characteristic feature of this disease is the cutaneous response to intracutaneous trauma. This phe-nomenon is termed pathergy. It can be a useful diag-nostic test to demonstrate pathergy in the patienz. Pathergy was studied in 50 patienıs with Behçet's Syndrome.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Tekrarlayan Düşükler (126 Vakanın Analizi)
Cemalettin Akyürek, Metin Çapar, Hikmet Karabacak, Hakan Kaya, Ali Acar
Araştırma makalesi
Özeti
Tekrarlayan Düşükler (126 Vakanın Analizi)
Recurrent AbortIons (analyses Of 126 Cases)
01.01.1990-30.05.1991 tarihleri arasında Selçuk üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı polikliniğine başvuran, tekrarlayan abort yapan 126 hastanın değerlendirilmesi yapılmış, muhtemel abort sebepleri araştırılmış ve kaynakların ışığında yapılanlar ve yapılması gerekenler bu yazıda sunulmuştur.
This study was performed on 126 outpatiens admitted to the department of Gynecology and Obstetrics of Selçuk University. Faculty of Medicine between the daies of 01.01.1990 and 30.05.1991. 126 wiih recurrent abortus were evaluated and pnssible rauses of abortus were investigated. it atm.> discussed in view of literature. We also present the researches we have done what has ben done and what should be done.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Alt Ekstremite Derın Ven Trombozları Ve Tedavisi
Hasan Solak, Mehmet Yeniterzi, Tahir Yüksek, Cevat Özpınar, Sami Ceran, Güven Sadi Sunam
Araştırma makalesi
Özeti
Alt Ekstremite Derın Ven Trombozları Ve Tedavisi
Lower ExtremIty Deep VeIn ThrombosIs And Its TreaIment
1983-1989 yılları arasında kliniğimizde 140 alt ekstremite derin ven trombozu vakası yatırılarak te-davi edilmiştir. Cerrahi tedavi uygulanan (trornbek-tont') 3 (%2.1) yaka dışında 137 (%97.9) yakaya ya-tak istirahati + bacak elevasyonu + heparinizasyon uygulandı. Medikal tedaviye aldığımız 137 hastanın 127'sinde (%92.7) tedavi sonuçları çok iyiydi. Phleg-masia cerulea dolens vakalarından 4süne (%2.85) diz üstü amputasyon yapıldı. Phlegrnasia cerulae do-lens'li diğer 5 yaka (%3.6) medikal tedaviye cevap verdi ve ilgili ekstremite ampute olmaktan kurtuldu. Oral antikoagulan tedavinin tamamlanmasından sonra 6 ay süreyle yaptığımız kontrollerde 22 (%15.7) hastada post tromboflebitik sendrom tespit ettik.
140 cases of lower extremity deep vein thrombosis were hospitalised and trealed at our clinic between the years of 1983 and 1989. Bed rest with leg elevation and heparanization were applied to 137 cases (%97.9), 3 cases (%2.1) had surgical treatment (thrombectomy). Treattrıent in 127 patients otu of 137 were satisfactory, and ampulation ampuiation operation over the knees was carried out at 4 cases (%2.85) of phlegmasia cerulea dolens. °iller 5 cases of phlegmasia cerulea dolens responded to medical treatment and related extrernities did not need to be amputaled. After the complation of oral anticoagulation treatment we found a post thrombophlebitis syndrome in 22 patients (9;35.7) at the controls that were carried out every 6 mounth.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Ortopedi Ve Travmatoloji Anabilim Dalinda Bilgisayar Uygulamaları
Abdurrahman Kutlu, Mustafa Yel, Recep Memik, Gülseren Özdemir
Araştırma makalesi
Özeti
Ortopedi Ve Travmatoloji Anabilim Dalinda Bilgisayar Uygulamaları
The PractIse Of Computer At The Department Of OrthopedIcs And Traumatology, Selçuk UnIversIty, Faculty Of MedIcIne
Klinigimizde, Nisan 1989 tarihinden buyana bilgisayarla çalışmalar yapılmaktadır. Bilgisayarda tıbbi kayıtlar için kullandığımız programları kendimiz hazirladık. Ortopedi klinikleri için bilgisayar önemli bir araç olma yolundadır.
Computr was in use in our clinic since April 1989. The computer programs were provided by use which used for medical recording. Computer is becoming an important equipment in Orthopeufıc clinics
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Piyojenik Karacığer Abselerinin Tanı Ve Tedavısı
Nahit Ökesli, A. Erkan Ünal, Şükrü Bülent Özer, Mehmet Metin Belviranlı
Araştırma makalesi
Özeti
Piyojenik Karacığer Abselerinin Tanı Ve Tedavısı
The DIagnosIs And Treatment Of PyogenIc LIver A Bseesses
1984-1991 yılları arasında piyojenik karaciğer ab-sesi tanısıyla tedavi edilen 14 hasta retrospektif ola-rak incelendi. Hastaların şikayetleri, fizik muayene ve laboratuvar bulgular' ie tedavi yöntemleri literatür bilgiferiyle karşılaştırddı. Yüksekce yanılgı oranına rağmen, ultrasonografi-nin tanı ve ayirıct tanıda önemli yeri vurgulandı. Piyojenik karaciğer absesi tanısı yanısıra. etyolojide önemli rol oynayan diş safra yolu hastalıklarının da tanınması ultrasonografiye ait bir üstünlük olarak iz-lendi. Cerrahi drenaj ve antibiyotik tedavisinin özellikle dış safra yolu hastalığı bulunan kişilerde en etkili tedavi olduğu görüldü. Bunun yanı sıra ultrasonografi yardımıyla perkütan abse drenajımn da seçilmiş olgularda etkili bir tedavi yöntemi olabileceği belirtildi.
Between 1984 and 1991. 14patients treated with the diagnosis of pyogenic hepatic abcess were re-viewed retrospectively. The complaints, physical ex-aminations, laboratory results and the treatment methods of these patients were compared with the literature. The importance of U.S. in diagnosis and differan-diagnosis but also the highly incidence of error is implicated. Also the diagnostic value in extrahepatic bile duct diseases which has importance in etiology is the superiority of U.S. Operative drainage and antibiotic therapy is seen ta be the most effective treatment especially in the patients with extra-hepatic bile duet diseases. Also it is deterınined that percutanous abscess drainage under the guidance of U.S. is an effective method in sekcted cases.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Akut Sükratıf Kolanjıt Ve Tedavısı
A. Erkan Ünal, Şakir Tavlı, Mehmet Metin Belviranlı, Nahit Ökesli, Adil Kartal, Şükrü Bülent Özer
Araştırma makalesi
Özeti
Akut Sükratıf Kolanjıt Ve Tedavısı
Acute SuppuratIve CholangItIs And Its Treatment
Akut saparatif kolanjit, safra sisteminde bakte-riyel bulaprza ile oluşan ciddi bir kolanjit şekli olup, yüksek bir mortaliteye sahiptir. Bu makalede akut süpratıf kolanjit tanısı konarak tedavi edilen 6 hasta sunuldu ve erken cerrahi dekompresyonun önemi tartışıldı.
Acute suppurative clzolangitis is a severe form of cholangitis due to hacterial contamination in the bil-iary system and responsible from a high rate of mortality. in 'his article. 6 patients diagnosed and treated with acute suppurative cholangitis were presented and the importance of early surgical decompression was discussed.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Vena Cava Superior Sendromuna Yol Açan Substernal Guatr (vaka Takdimi)
Adnan Kaynak, Şükrü Bülent Özer, Mehmet Metin Belviranlı, Cevat Özpınar
Araştırma makalesi
Özeti
Vena Cava Superior Sendromuna Yol Açan Substernal Guatr (vaka Takdimi)
Substernal Goller Causes SuperIor Vena CamI Syndome (case Report)
Vena Cava Superior sendromuna yol açan medi-astinal kitlelerin %80-90'i malign tümörlerdir. Selim tümörler ve bunlardan substernal guatr nadiren V.Cava Superior sendromuna yol açar. Burada seyrek görülmesi nedeniyle V.Cava Superior sendromuna yol açan bir substernal guatr olgusu sunulmuştur.
Among the mediastinal masses, malign tumors are the main cause for superior vena cava syndrome ata rate of 80-90%. Benign tumors and öne of them substernal goiter are unusual cases. In this report, a rare case of a substernal goiter which caused superior vena cava syndrome is presented.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Sertolı Leydig Hücreli Tümörler (vaka Takdim)
Cemalettin Akyürek, Hikmet Karabacak, Metin Çapar, Osman Yılmaz, Salim Güngör
Araştırma makalesi
Özeti
Sertolı Leydig Hücreli Tümörler (vaka Takdim)
SertolI LeydIg Cell Tumors (a Case Report)
Bu yazıda klinigimizde teşhis ve tedavi edilen Sertoli leydig hücre tümörlü bir hasta literatür bilgileriyle tartışılarak takdim edildi.
In this report a case of Sertoli leydig cell tumor which was diagnosed and treated in our clinic was presented and discussed in view of recent references.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Ramsay Hunt Sendromu
Ziya Cenik, Bedri Özer, Ersin Bulun
Araştırma makalesi
Özeti
Ramsay Hunt Sendromu
Ramsay Hunt Syndrom
Ramsay Hunt sendromu Varicella zoster virüsünün neden olduğu nadir görülen bir enfeksiyon hastalığıdir. Kliniğirnizde yatırdarak tedavi edilen bir hasta nedeniyle hastalığın klinik ve tedavisi literatür verileri ile birlikte gözden geçirildi.
Ramsay Huni syndrom caused by Varicella zoster viru.s7 is a rare infectious disease. in this article we present a patient who had Ramsay Huni syndrome and revieved with reference values.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
İnternal Malignansi Ve Ilışkılı Derı Değışıklıklerı (vaka Takdimi)
Alaalldin Atalık, Hüseyin Endoğru, Hüseyin Tol, Şükrü Balevi, Ayfer Özkardeş
Araştırma makalesi
Özeti
İnternal Malignansi Ve Ilışkılı Derı Değışıklıklerı (vaka Takdimi)
Internal MalIgnancy And AssocIated Dermatoses (gaye Report)
Malign hastalıklarla birlikte görülebilen derim-tozlar, onların tanılarında yol gösterici olabilirler. Bu vakarnızda kliniğimize akkiz ihtiyosis tanısıyla yarından hastada Hodgkin Lenfoma bulunmuştur.
Dermatoses associated with malign diseases may be helpful for the diagnosis. In tlüs case the patient with acquired ichthyosis was diagnosed as Hodgkin's Disease.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Glomusların Kromaffin Ve Nonkromaffin Paraganglionlar İle Ilışkılerı
Sabiha Serpil Kalkan, Özden Vural, Salim Güngör
Araştırma makalesi
Özeti
Glomusların Kromaffin Ve Nonkromaffin Paraganglionlar İle Ilışkılerı
Glomera, ChrornaffIn And NonchromaffIn ParaganglIa And TheIr RelatIonshIp
Vücudun birçok yerinde, kanın kapiller ağa uğramadan, arterden vene geçmesini sağlayan direkt bağlantılar vardır. Bunlara arteriovenöz anastomozlar denir (1,2), Arteriovenöz anastomuzu oluşturan damarların duvarlarında bulunan ve sempatik sinir sisteminden gelen myelinsiz sinir liflerinin etkisi ile lümen ta-mamen kapanabilir ve kan normal yoldan kapiller ağa geçer. Açık olduğu zaman anastomoz, kanı direkt olarak arterden vene taşır ve kapiller ağ bu süre içerisinde dolaşımın dışında tutulur (2).
In many parts of the body, there are direct connections that allow blood to pass from the artery to the vein without interfering with the capillary network. These are called arteriovenous anastomoses (1,2). The lumen can be completely closed with the effect of unmyelinated nerve fibers coming from the sympathetic nervous system, located on the walls of the vessels that emerge from our arteriovenous anastom, and the blood passes into the capillary network through the normal route. When open, the anastomosis can transport blood directly from the artery to the vein, and the capillary mesh can write this `` in the air ''.
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Exploratris Laparotomi
Şükrü Bülent Özer
Araştırma makalesi
Özeti
Exploratris Laparotomi
LaparotomIler Nasıl Yapılmalı) ExploratrIs Laparotomy (how LaparotomIes Are Performed?
Her karın ameliyatı bir araştırıcı laparotomidir. Mümkün olan her durumda tüm karın araştırılmalıdır. Bu yolla normal yapılar görülerek ve hissedilerek tanınır ve böylece anormal bir durum varlığının farkına varmak ve bunu ortaya koymak mümkün olur. Arasıra önemli küçük bulgular keşfedilir ve semptomlara sebep olan ve şüphelenilmeyen, akla gelmeyen kzyonlann varlığı ile alternatif teşhis laparatomide konulabilir (1). Hiçbir şartta explorasyon; dikkatli klinik muayene, uygun laboratuvar testleri, endoskopi, radyoloji ve modern görüntüleme tekniklerinin yerine konulamaz (2, 3, 4).
Onun karın ameliyatı bir araştırıcı laparotomidir. Mümkün olan her halükarda araştırılmalıdır. Bu yolla normal yapı görülerek ve tıslayarak tanınır ve böylece anormal bir durum varlığının farkına varmak ve bunu ortaya koymak mümkün olur. Arasıra önemli bulgular keşfedilir ve semptomlara sebep olan ve şüphelenilmeyen, akla gelmeyen kzyonlann alternatif ile alternatif teşhis laparatomid konulabilir (1). Hiçbir şartta keşif; dikkatli klinik muayene, uygun laboratuvar testleri, endoskopi, radyoloji ve modern tekniklerinin yerine konulamaz (2, 3, 4).
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta
Atrial Natriuretik Peptidlerin Etkı Mekanizması
Fatma Şahin, Neyhan Ergene
Araştırma makalesi
Özeti
Atrial Natriuretik Peptidlerin Etkı Mekanizması
MechanIsms Of ActIon Of AtrIal NatrIuretIc PeptIdes
Atrial Natriüretik Peptidlerin (ANP) etki mekanizması üzerindeki araştırmalar De Bold ve grubu (1) tarafından onun diüretik ve natriüretik özelliklerinin bulunmasından sonra başlamıştır. Daha sonra yapılan çalışmalar, bu hormonun adrenokortikal fonksiyonlann inhibisyonundaki rolü, vazodilatör et-kisi, diğer yapılarda neden olduğu etkiler ve bu etki-lere aracılık eden mekanizmalar üzerinde yoğunlaş-mıştır (2). ANP'nin saflaştınlmasından önce atrial ekstraktın sıçanIara intravenöz enjeksiyonu sonucun-da plazma ve idrarda cGMP seviyesinin arttığı, cAMP seviyesinin ise değişmeden kaldığı gözlenmiştir (3). önceleri ANP'nin biyokimyasal yapısı ve etkisi bilinmediğinden atrial ekstrakt ile guanilat sik-laz aktivasyonu arasındaki ilişki gözden kaçmıştır. ANPfnin biyokimyasal yapısı belirlendikten sonra biyolojik aktivite için temel olan önemli bir disülfid bağı içerdiği öğrenilmiştir (2, 4). ANP'nin belirtilen bu özelliğinin belirlenmesinden sonra çeşitli dokularda guanilat siklazı aktive ettiği anlaşılmıştır (5). Çeşitli dokularda cGMPinin ANP için ikinci haberci olarak rol oynadığı da belirtilmiştir (6).
Atrial Natriüretik Peptidlerin (ANP) etki alanındaki araştırmalar De Bold ve grubu (1) onun onun diüretik ve natriüretik özelliklerinin bulunmasından sonra başlar. Daha sonra yapılan çalışmalar, bu hormonun adrenokortikal fonksiyonlann inhibisyonundaki rolu, vazodilatör et-kisi, diğer yapılarda neden olduğu etkiler ve bu etki-lere aracılık eden mekanizmalar üzerinde yoğunlaş-mıştır (2). ANP'nin saflaştınlmasından önce atriyal ekstraktın sıçtınlmasından önce intravenöz enjeksiyonu sonucun-da plazma ve idrarda cGMP seviyesinin arttığı, cAMP seviyesinin değişmeden kaldığı gözlenmiştir (3). önceleri ANP'nin biyokimyasal yapısı ve etkisi bilinmediğinden atrial ekstrakt ile guanilat sik-laz aktivasyonu arasındaki ilişki gözden kaçmıştır. ANPfnin biyokimyasal yapısı belirlendikten sonra biyolojik aktivite için temel olan önemli bir disülfid bağı içerdiği öğrenilmiştir (2, 4). ANP'nin belirtilen bu özelliğinin açıklamasından sonra dokularda guanilat siklazı aktive ettiği anlaşılmıştır (5). Çeşitli dokularda cGMPinin ANP için ikinci haberci olarak rol oynadığı da belirtilmiştir (6).
PDF
Benzer Makaleler
Editöre Eposta